milli-mucadele1881
  Kurtuluş savaşı
 
Kurtuluş Savaşı, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşı kazanan devletlerce işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadelenin adıdır. 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir. İstiklal Harbi veya Milli Mücadele olarak da bilinir.
Not: Kurtuluş Savaşımızın başlangıç tarihi Mustafa kemal Atatürk' ün Samsun' a çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919 olarak kabul edilir. Kurtuluş Savaşı resmen 24 Temmuz 1923 de Lozan antlaşması ile resmen sona ermiştir.

Kurtuluş Savaşı dört dönemde ele alınabilir:

1. Birinci Dünya Savaşı sonrası dönem (Kasım 1918-Mayıs 1919) 
2. Örgütlenme dönemi (Mayıs 1919-Ocak 1921) 
3. Savaş dönemi (Ocak 1921-Eylül 1922) 
4. Savaş sonrası (Eylül 1922-Temmuz 1923)

1. Birinci Dünya Savaşı sonrası dönem (Kasım 1918-Mayıs 1919)

1. Dünya Savaşı'na Almanya ile birlikte giren Osmanlı Devleti, Çanakkale'deki başarılı savunmaya ve Kafkasya cephesindeki kısa süreli başarılara rağmen savaşın son döneminde İngiliz ordularına karşı bir dizi ağır yenilgiye uğramış ve Hicaz, Filistin, Suriye ve Irak'ı kaybetmişti. Suriye cephesinin çöküşü üzerine, imparatorluğu 1913'ten beri diktatörlük yöntemleriyle yöneten İttihat ve Terakki hükümeti 8 Ekim 1918'de istifa etti. Hükümet ileri gelenlerinden Talat, Enver ve Cemal Paşalar yurt dışına kaçtılar. Genel af ilan edilerek, sürgün ve hapisteki muhaliflerin İstanbul'a dönüşüne izin verildi. 30 Ekim1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı hükümeti yenilgiyi kabul etti. 

Mondros Mütarekesi Hükümleri

a) sınır müdafaası ve asayiş için gereken birlikler dışında Osmanlı ordusunun terhisini ve elde kalan silah ve cephanenin teslim edilmesini, 
b) boğazlar, demiryolları ve Toros tünelleri gibi stratejik noktaların müttefik devletlerce işgalini, 
c) altı doğu vilayetinde karışıklık çıkması halinde buraların müttefiklerce işgalini, 
d) Arap ülkelerinde kalan Osmanlı birliklerinin teslim olmasını, 
e) Kafkasya cephesinde 1914 sınırına geri dönülmesini, 
f) Türklerin elinde bulunan müttefik ve Ermeni esirlerinin serbest bırakılmasını öngörmekteydi. 

İstabul basını mütarekeyi sevinçle karşıladı. Buna karşılık İttihat ve Terakki yönetiminin, gizli bir teşkilat olan Teşkilat-ı Mahsusa vasıtasıyla Anadolu ve Rumeli'de savaş sonrası bir direniş hareketi örgütlediği anlaşıldı. Direnişin amacı, doğu illerinin Ermenilere, Ege bölgesinde bazı yerlerin Yunanlılara ve Adana yöresinin Fransa kontrolündeki Suriye'ye verilmesini öngören girişimlere karşı mücadele etmekti. Yanısıra, savaş yıllarında çeşitli yöntemlerle önemli servete ve yerel iktidara kavuşan İttihat ve Terakki yanlısı zümrelerin konumlarının korunması, savaş sırasında sürülen gayrımüslim Osmanlı vatandaşlarının geri dönmesinin önlenmesi, bundan dolayı çıkabilecek karışıklıklar nedeniyle müttefik devletlerin olası müdahalesine karşı konulması amaçlanmaktaydı. 

1919 başlarından itibaren Kuva-yı Milliye (milli kuvvetler) adıyla silahlanan bazı gruplar, Ege ve Karadeniz bölgesinde Rumlara, Güneydoğu'da ise Ermenilere karşı çatışmalara girdiler. Bu grupların çoğu 50 ila 200 kişilik düzensiz kuvvetlerden oluşmakta ve Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olduğu bilinen kişilerce yönetilmekteydi.

1919 Şubat ayında Müttefik Yüksek Komutanlığı, Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla üst düzey bir Türk komutanının özel yetkilerle donatılarak Anadolu'ya gönderilmesini önerdi. 15 Mayıs 1919'da Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu komutanı ve Anadolu Genel Müfettişi sıfatıyla, padişah VI. Mehmet Vahidettin tarafından Anadolu'ya gönderildi

Paris'te toplanan uluslararası Barış Konferansı, o günlerde açıklanması beklenen Türk Barış Antlaşmasını, 1919 Mayıs başlarında belirsiz bir geleceğe erteledi. 16 Mayıs'ta Yunan kuvvetleri, müttefik devletlerin onayıyla İzmir'i işgal etti. Ulusal bir felaket olarak görülen bu olay, Türkiye çapında müthiş bir tepkiye yol açtı. 23 Mayıs'ta Fatih ve Sultanahmet'te Türk siyasi tarihinin o güne kadarki en büyük kitle gösterileri düzenlendi. Direniş fikri, İttihat ve Terakki yandaşlarının görüşü olmaktan çıkarak tüm ülke sathına yayıldı.

2. Örgütlenme dönemi (Mayıs 1919-Ocak 1921)

MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI VE KONGRELER

Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal Paşa, Türk Halkının ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız ve şartsız olarak bağımsız, yeni bir Türk devleti kuracak güçte olduğunu inanıyordu. Padişahın ve İstanbul Hükümeti’nin teslimiyetçi tutumu karşısında kurtuluş yolunun Milli Mücadele olduğunu anlamıştı. Düşman işgallerine karşı bazı bölgelerde gösterilen direniş ve milli teşekküllerin kurulması da onu umutlandırmıştı. 

Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmek için bir fırsat aradığı sırada, Karadeniz’deki Pontus Rum çetelerinin bölgedeki Türklere karşı saldırıları artmıştı. İngiltere asayiş ve sükunun sağlanmaması durumunda bölgeyi işgal edeceğini bir nota ile İstanbul Hükümeti’ne bildirdi. Padişah bölgedeki güvenliğin sağlanması için Mustafa Kemal Paşa’yı 9.Ordu Müfettişliğine atamıştır. Güvendiği arkadaşlarını yanına alan Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Bu tarih aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın fiilen başladığı tarihtir. 

Mustafa Kemal, askeri örgütlenmeyi sağlamak için Havza’dan Anadolu’daki tüm komutanlarla temasa geçmiştir. Komutanlara ve Valilere yayınladığı genelgelerle (Havza Genelgesi) halka felaketin büyüklüğünün anlatılmasını ve işgallere karşı da mitinglerin yapılmasını istemiştir. İlk miting 30 Mayıs 1919’da Havza’da yapılmıştır. 

AMASYA TAMİMİ (22 Haziran 1919)

12 Haziran 1919’da Havza’dan Amasya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa buradan yayınladığı bildiri ile ülkenin içine düştüğü durumu açıklıkla saptıyor, çözümün bütün güçlerin birleşmesinden geçtiğini vurguluyordu. M.Kemal Amasya’da Anadolu ve Rumeli’de kurulan Mudafaa-i Hukuku Derneklerini birleştirme, kongreler yaparak tüm ulusun kesin kararına dayalı yeni bir yönetim kurma amacıyla Amasya Tamimi’ni hazırlamıştır. 

Amasya Tamiminin Önemli Maddeleri

-Vatanın bütünlüğü ulusun bağımsızlığı tehlikededir. Hükümet millet için üstlendiği görev ve sorumluluklarını yerine getirememektedir. 
-Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. 
-Ulusun haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve kontrolden uzak bir ulusal kongrenin toplanması şarttır. Bu kongreye her ilden, her sancaktan milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin seçilerek hemen yola çıkarılması gereklidir. Keyfiyet milli bir sır olarak saklanmalıdır. 
-Doğu illeri adına, 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. 

Amasya Tamimi’nin önemi:

Bu tamim ulusal egemenliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması yolunda atılan ilk adımdır. Ulusun teşkilatlandırma ve mücadele yöntemleri belirginleşmiştir. Ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık fikri ilk kez ortaya atılmıştır 

ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)

Vilayet-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi ile Trabzon Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti ortak bir kongre düzenlemek için çalışmalar yapıyorlardı. 3 Temmuz’da Erzurum’a gelen Mustafa Kemal, 8 Temmuz’da İstanbul’a görevinden ve askerlikten ayrıldığını bildirerek, Osmanlı Hükümeti ile tüm ilişkilerini sona erdirmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi’nin başkanlığına seçildi. Erzurum, Sivas, Bitlis, Van ve Trabzon’u temsil etmek üzere 56 delegenin katıldığı Erzurum kongresi 23 Temmuz 1919’da Mustafa Kemal’in başkanlığında toplanarak aşağıda yazılı tarihi kararı almıştır. 

Erzurum Kongresi Kararları:

-Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. 
-Yabancıların baskısı altındaki Osmanlı Hükümeti’nin dağılması karşısında ulus tümden direniş ve savunmaya geçecektir. 
-Vatanı kurtarma yolunda İstanbul Hükümet’i başarısız kalırsa geçici bir hükümet kurulacaktır. 
-Ulusal kuvvetleri ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır 
-Hıristiyanlara egemenlik ve ayrıcalık tanınamaz. 
-Manda ve himaye kabul edilemez. 
-Mebusan Meclisi açılmalı, hükümetin çalışmalarını denetlemelidir. Kongrenin Önemi: -Yeni bir devlet kurma düşüncesi belirginleşmiştir. 
-Misak-ı Milli sınırları ilk kez belirlenmiştir. 
-Mustafa Kemal’in başkanlığında Doğu illerini temsilen, Heyet-i Temsiliye (Temsil Heyeti) adıyla bir yürütme organı seçilmiştir. 
-Erzurum Kongresi’nin toplanma amacı bölgesel, alınan kararlar yönünden ise ulusaldır. 

SİVAS KONGRESİ (4-11 Eylül 1919)

Ulusal direnişi oluşturmada ikinci büyük adım Sivas’ta atılmıştır. Bu kongre, Heyet-i Temsiliye’nin yanı sıra bazı vilayetlerden seçilmiş temsilcilerle birlikte 38 delegenin katılımı ile 04/11 Eylül 1919’da yapılmıştır. İstanbul Hükümeti’nin Sivas’ta kongrenin yapılmasını önlemek için uyguladığı tüm baskılar sonuçsuz kalmıştır.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol